İş hukuku, temelde işveren ve işçi arasındaki bağlı çalışma ilişkisini düzenleyen ve özellikle sanayi devrimi sonrası ortaya çıkan ve gelişen işçi sınıfının haklarını koruma altına almayı amaçlayan özel bir hukuk dalıdır. Bu hukuk dalının gelişimi, işçilerin maddi, psikolojik ve sosyal refahını gözetmek, iş sağlığı ve güvenliği gibi önemli konularda standartlar belirlemek ve işçi ile işveren arasındaki ilişkileri adil bir zeminde tutmak üzere şekillenmiştir. İş hukuku, zamanla sosyal ve ekonomik değişimlere uyum sağlayarak, işçilerin değişen hayat koşulları karşısında korunmasını sağlamak ve işveren ile işçi arasında yaşanan anlaşmazlıkları çözümlemek için dinamik bir yapıya bürünmüştür. Bu alanda, işçi ve işverenin devletle olan ilişkilerini de içerecek şekilde, anlaşmazlıkların iş mahkemeleri aracılığıyla adil bir şekilde çözümlenebilmesi için çeşitli kanuni düzenlemeler yapılmıştır.
İşçi, karşılığında ücret almaya hak kazandığı, başkasına ait bir işyerinde veya belirlenen bir işverenin yönetimi altında, sözleşmeye dayalı olarak bağımlı bir şekilde çalışan kişidir. İşçiler, işverenler tarafından verilen işleri yerine getirirken, işverenin emir ve talimatlarına uymakla yükümlüdürler. Çalışmaları karşılığında maaş, sigorta, izin hakları gibi çeşitli sosyal ve ekonomik haklardan faydalanırlar. İşçinin temel özelliği, bağımlı çalışma ilişkisi içinde olması ve bu bağlamda işverenin yönetim, gözetim ve denetimine tabi olmasıdır.
İşveren, bir veya birden fazla işçiyi, belirli bir ücret karşılığında çalıştıran, işçilere iş sağlayan ve onların çalışmalarını yönetip denetleyen kişi veya kuruluşlardır. İşverenler, işçilerin çalışma koşullarını, çalışma saatlerini ve yapılacak işin niteliğini belirler ve işçilerin ücretlerini ödemekle yükümlüdürler. İşveren kavramı, hem bireysel kişileri (şahıs işletmeleri sahipleri gibi) hem de tüzel kişilikleri (şirketler, dernekler, vakıflar gibi) kapsar. İşverenler aynı zamanda, iş sağlığı ve güvenliği başta olmak üzere, işçilere karşı yasal sorumluluklar taşır ve işçilerin haklarını koruyacak şekilde hareket etmekle yükümlüdür.
İşçi haklarının temel prensipleri, çalışanların iş yaşamında adil ve insanca muamele görmelerini sağlamak için uluslararası ve ulusal düzeyde belirlenen standartlardır. Bu prensipler, işçilerin güvenli, sağlıklı ve adil bir çalışma ortamında bulunmalarını garanti altına alır. İşte işçi haklarının temel prensiplerinden bazıları:
Adil Ücret: İşçilerin, yaptıkları iş karşılığında adil ve yeterli bir ücret alması esastır. Bu, minimum ücret standartlarını da içerir.
Çalışma Saatleri: İşçilerin haftalık çalışma saatleri, fazla mesai dahil olmak üzere, ulusal yasalar ve uluslararası standartlarla sınırlandırılmıştır. Ayrıca, yeterli dinlenme süreleri ve yıllık izin hakları da bu prensibe dahildir.
İş Sağlığı ve Güvenliği: İşverenlerin, işçilerin sağlık ve güvenliğini korumak için gerekli tüm önlemleri alması gerekmektedir. Bu, tehlikeli maddelerden korunma, uygun çalışma koşullarının sağlanması ve iş kazalarını önlemek için gerekli eğitimlerin verilmesini içerir.
Sosyal Güvenlik: İşçiler, işsizlik, hastalık, yaralanma, yaşlılık ve diğer sosyal risklere karşı korunma hakkına sahiptir. Bu, işçilerin sosyal güvenlik programlarına erişimini ve gerekli yardımlardan faydalanmasını kapsar.
Sendika Hakkı ve Toplu Pazarlık: İşçilerin, sendikalara üye olma ve toplu pazarlık yapma hakları uluslararası hukuk tarafından korunur. Bu, işçilerin çalışma koşullarını iyileştirmek için bir araya gelme ve müzakere yapma hakkını içerir.
Eşit Muamele ve Ayrımcılığın Önlenmesi: İşçiler arasında cinsiyet, ırk, din, yaş veya cinsel yönelim gibi sebeplerle ayrımcılık yapılması yasaktır. Her işçi, işe alım, ücretlendirme ve terfi etme konularında eşit muamele görmelidir.
İş Güvencesi: İşçiler, haksız yere işten çıkarılmalara karşı korunma hakkına sahiptir. İşten çıkarma işlemleri yasal prosedürlere uygun olarak yapılmalı ve gerekirse işçilere tazminat ödenmelidir.